1 Mayıs Emek
ve Dayanışma günü Zonguldak’ta kutlandı. İstasyon caddesinde toplanan guruplar
sloganlar eşliğinde Madenci anıtına geldi.
Mitinge
Meslek Odaları, İşçi ve Memur Sendikaları konfederasyonları, Sivil Toplum
örgütleri ve siyasi partiler destek verdi.
Mitingde
Tertip Komitesi adına GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş bir konuşma yaptı.
Konuşmanın ardından ünlü sanatçı Edip Akbayram konser verdi
Eyüp
Alabaş’ın Tertip komitesi adına yaptığı konuşmasında şu görüşlere yer verdi
Bugün,
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında meydanlardayız.
Ülke, ulus,
ırk dil, din mezhep, cinsiyet, siyaset, inanç,
Meslek gibi
hiçbir ayrım gözetmeksizin;
İşçiler,
emekçiler olarak bir aradayız.
İşverenlere,
patronlara, Hükümetlere, yönetenlere, dosta-düşmana;
Birliğimizi,
beraberliğimizi, dayanışma ve mücadele gücümüzü gösteriyoruz.
124 yıldır,
gücümüze güç katıyoruz.
Kölelik
düzenine kadar uzanan bu emek mücadelesi 1886 yılında
8 saatlik iş
günü mücadelesiyle tüm dünyaya mâl oldu.
Amerika’da
Şikago’da bu mücadelenin meşalesini yakarken katledilen
işçi
önderlerimizi, 1 Mayıs 1977 tarihinde Taksim’de yaşanan katliamda
hayatlarını
kaybeden arkadaşlarımızı, tüm 1 Mayıs Şehitlerimizi,
Zonguldak’ta
mücadele tarihimize adını yazdıran Genel Başkanımız Şemsi Denizer’i, ülkemizde
ve dünyada bu mücadeleye katkı veren tüm önderlerimizi,
Saygıyla,
şükranla, rahmetle anıyoruz.
ZONGULDAK
TARİHİNİN EN SIKINTILI DÖNEMİNİ YAŞIYOR
Zonguldak,
tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor.
150 yılı
aşkın zamandır ülkesine, milletine değer yaratan, kaynak aktaran ve
haklı olarak
Emeğin Başkenti sıfatını kazanan Zonguldak,
yaklaşık 10
yıldır sürekli küçülüyor ve göç veriyor.
Küçücük bir
mahalle iken Türkiye’nin dört bir yanından gelerek
3 il olacak
kadar büyüttüğümüz Zonguldak, bir kasabaya dönüştürülmek isteniyor.
Emeğin
Başkenti Zonguldak’ta ilk kez emekli sayısı çalışan sayısını geçti.
İNSANLARIMIZ
GÖÇ EDİYOR
150 bini
aşkın emeklimiz, 120 bin civarında işçi, memur, esnaf,
İsteğe bağlı
sigorta ödeyen aktif sigortalımız var.
Bölgemiz
ekonomisine yön veren Türkiye Taşkömürü Kurumu,
Tarihinin en
düşük sayıda işçisiyle, en düşük üretimini yapıyor.
TTK
küçülüyor. TTK’nın can damarı ÇATES satılıyor.
Yeni sektörlere
de yatırım yapılmıyor.
Bölge
müdürlüklerimiz kapatılıyor.
Türkiye’yi
karayolları, demiryolları, hava yolları ağı ile örmekle övünen Hükümet,
Zonguldak’a ulaşımı kolaylaştıracak yatırımları yapmıyor.
Karınca
hızıyla göstermelik çalışmalar yapılıyor.
Ulaşım
sorunu olan bölgemize yatırımcı gelmiyor.
İnsanlarımız
işsiz, gençlerimiz göç ediyor.
Zonguldak’ta
kalmak isteyen gençlerimiz, taşeron şirketlerde,
asgari
ücretle köle gibi çalışmaya zorlanıyor.
Zonguldak,
çöplüklerden yiyecek arayan insanlarla haber olacak duruma geldi.
ZONGULDAK
GÖZ GÖRE GÖRE ERİTİLİYOR
Biz bunu hak
etmiyoruz.
Bakınız, bu
en kötü halimizle bile Türkiye’ye kaynak aktarıyoruz.
İnanılır
gibi değil ama gerçek bu.
Türkiye’de
81 il arasında, devletin genel bütçesine verdiği katkı kadar
yatırım
alamayan 12 il var ve bunlardan biri Zonguldak.
Evet,
Zonguldak verdiği verginin karşılığı kadar yatırım alamıyor.
Zonguldak’tan
alıyor, başka illere yatırım yapıyorlar.
Bizim
gençlerimiz oralara göç ederek çalışmak zorunda kalıyor.
2002
yılından bu yana Bakansız bırakılan Zonguldak,
göz göre
göre eritiliyor.
Zonguldak,
şehir olmaktan çıkarılmak isteniyor.
Sevgili
madenciler, değerli işçi kardeşlerim, emekçi dostlar,
Zonguldak’ta
1 milyar tonun üzerinde kömür var.
Zonguldak
bugün devlete, millete verdiğinin çok daha fazlasını verebilecek potansiyele
sahip.
Ama siyasi
iktidar, bu gerçeği bile bile sessiz kalıyor.
Türkiye
Taşkömürü Kurumu’nun 2010 yılında istediği 1500 işçiyi almadılar.
2013 yılında
bu sayı 3 bin 200’e yükseldi, yine almadılar.
Bugün
ihtiyaç 3 bin 500’ü geçti ve ilgili Bakanlıklar, Hükümet sessizliğini koruyor.
Her geçen
gün kömür ithalatına ödediğimiz para artıyor.
Taşkömürü
ithalatına ödenen para 5 milyar dolara dayandı.
Kömürümüz
yeraltında, işsizimiz yer üstünde bekliyor.
Nitelikli
elemanlarımız,
166 yıllık
birikimimiz var.
TTK,
kapasitesinin üçte biriyle çalıştırılıyor,
özel sektöre
de destek verilmiyor.
Çünkü
uluslararası şirketler, bizim kömür üretmemize izin vermiyor,
hem onlar
kazanıyor,
hem
ithalatçı yandaşlar kazanıyor. Ama Türkiye borç batağına sürükleniyor.
Bakınız 1948’den bugüne TTK’nın ürettiği düşük
kalorili atık kömürü değerlendiren ve enerji üreten ÇATES, borç batağındaki
devlet tarafından satılıyor.
ÇATES A ve
ÇATES B, 1948 yılından bu yana hiç zarar etmedi.
Hem ÇATES
kazandı, hem TTK kazandı, kendi kaynaklarımızı değerlendirdik ve ülke ekonomisi
kazandı.
ZONGULDAK
TÜRKİYEDİR
Zonguldak,
Türkiye’dir. Zonguldak neyse Türkiye odur.
Bakınız bu
halimizle bile Türkiye’ye kaynak aktarıyoruz dedik.
Biz sessiz
kaldıkça, onlar bizden alıyorlar, satıyorlar.
Türkiye zor
durumda, bize yandaş medya ile başka şeyler anlatıyorlar.
Türkiye,
ürettiğinden fazlasını tüketiyor.
Dış ticaret
açığı 100 milyar dolara, Cari açık 60 milyar dolara dayanıyor.
Bu düzen
borçla, sıcak parayla ödenen faizlerle devam ediyor.
Her yıl yeni
borç bulma mecburiyeti var.
Türkiye’nin
dış borcu 385 milyar dolar civarında. Türkiye’nin
iç borcu yaklaşık 200 milyar dolar.
Bu borçlar
bizim üzerimizde. Türkiye borçlu, biz borçluyuz. Türkiye uluslararası
bankalara, çok uluslu şirketlere, emperyalist tekellere borçlu. Esnaf, emekli,
sabit gelirli çalışan halkımız bankalara borçlu.
Artık IMF’ye
ihtiyaç yok, bankalar mahallelerimize kadar girdi.
Türkiye’yi
emperyalist şirketlerin oyuncağı yaptılar.
Yandaşlar
kazanacak diye bizleri açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum ediyorlar.
Emeğin
Başkenti’ni gözden çıkartmak, Türkiye’de emekçiyi gözden çıkarmaktır.
Tam da öyle
yapıyorlar. 2002 yılından bu yana Türkiye hızla Taşeron Cumhuriyeti’ne
dönüştürülüyor.
Kamu ve özel
sektördeki çalışan taşeron işçi sayısı 2 milyon 500 bine dayandı.
Türkiye’de
sendikalı işçi sayısı 1 milyonun altında.
Toplu
sözleşme yapabilen işçi sayısı 700 bin civarında.
Örgütlenmek
isteyeni işten atıyorlar. Artık devlet memurunun işini bile taşeronlara
yaptırıyorlar.
Taşeron
demek kölelik düzeni demektir.
Şimdi Özel
İstihdam Büroları ile işçileri satılık modern köleye dönüştürmenin hukukunu
yaratmaya çalışıyorlar. İş güvencesi yok, kıdem tazminatı yok, düzenli maaş
yok, 12-14 saat çalışma var.
Can
güvenliği yok, sigorta işverenin keyfine göre, sendika yok, toplu sözleşme yok,
gelecek güvencesi yok.
Bakınız, bu
uygulamaların hepsi Zonguldak’ta var.
Emeğin
Başkenti’nde bunlar oluyorsa, Türkiye’yi anlamak zor değildir.
Türkiye’yi
200 yıl öncesine götürmek istiyorlar.
Biz,
Zonguldaklılar olarak, madenciler olarak bunları 1848’den 1924’e kadar yaşadık.
Fransızın, İngilizin, Almanın doğrudan zulmünü gördük. Atalarımız, açlık,
sefalet, yoksulluk içinde öldüler.
Sonra Osmanlı
İmparatorluğu dağıldı ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve
silah
arkadaşlarının öncülüğünde verilen Kurtuluş Savaşı ile kendimizi bulduk.
Cumhuriyeti
bugünlere taşıdık.
Biz bu vahşi
kapitalizme dönüşe, ülkemizi parçalanmaya götürecek
bu ekonomik
politikalara izin vermeyeceğiz.
Değerli emekçiler, bunlara izin
vermeyeceğimizi biliyorlar.
Demokrasinin
olduğu ortamda bunları yapamayacaklarını biliyorlar.
Şimdi aynen
kölelik döneminde olduğu gibi devleti egemen güçlerin baskı aracına
dönüştürmeye, bunun hukukunu yaratmaya çalışıyorlar.
Başkanlık
sistemi, MİT Yasası, dar bölge gibi düzenlemelerle zemini hazırlıyorlar.
Baskı,
tehdit, şantaj, gaz, tomayı meşrulaştırmak için toplumu tahrik ediyorlar.
Seçimlerde
aldıkları oylardan cesaretle, bu yeni süreci hızlandırıyorlar.
Baskı,
şiddet, sansür ile emek sömürüsünü sürdürmeye çalışıyorlar.
2010, 2011,
2012 yıllarında 1 Mayıs’ın Taksim’de
bayram
havasında kutlanmasından kimler rahatsız oldu?
Şimdi niye
bahane üretiliyor?
Çünkü şiddet
meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Bunun
içindir ki, emekçileri bölmek, yandaş yaratmak için her yolu deniyorlar,
deneyecekler.
Bizi
birbirimize düşürmek isteyecekler.
Çünkü, başka
türlü bizi köleleştiremezler, kıdem tazminatımızı, emeklilik hakkımızı
kısıtlayamazlar,
emekli
maaşlarımızı düşüremezler. Biz bu tarihi biliyoruz. Biz bunları ağır bedeller
ödeyerek öğrendik.
Biz buna
izin vermeyeceğiz.
ZONGULDAK
TÜRKİYENİN AYNASIDIR
Buradan
Hükümeti, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kadrolarını,
onların
Zonguldak’taki temsilcilerini uyarıyoruz.
Zonguldak,
Türkiye’nin aynasıdır. Zonguldak,
Türkiye’nin sanayisine yön vermiştir ve yön verecek potansiyele sahiptir. Zonguldak,
Emeğin Başkenti’dir, emekçilerin önderidir.
Zonguldak’ı
gözden çıkarmak, Türkiye’yi gözden çıkarmaktır.
1990 yılında
Zonguldak’ı boşuna hedef yapmadılar.
1994 yılında
maden ocaklarımızı, Kardemir’i, Erdemir’i hedef yapanların
bir amacı
vardı. 2002 yılından bu yana sürdürülen sinsi politikalarla TTK’yı küçültmek,
ÇATES’e el
koymak bu sürecin devamıdır.
Hedef, ülke
sanayisidir. Hedef, üretim ekonomisidir.
Bunu
başarabilmelerinin yolu da emekçileri sindirmekten, susturmaktan geçiyor.
Buna izin
vermeyeceğiz.
Zonguldak’ta
sosyal barış bozulursa Türkiye’de kimsenin huzuru kalmaz.
Bugüne kadar
Zonguldak’a yanlış yapanlar, Zonguldak’ı yönetemeyenler,
Türkiye’yi
de yönetemediler.
Biz, İnsan
onuruna yaraşır bir yaşam, savaşsız, sömürüsüz bir dünya istiyoruz.
Örgütlenme
önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
İzmir’de
Sendikamıza üye oldukları için Ege Doğaltaş ve Traverten Sanayi şirketinde
işten atılan arkadaşlarımızın derhal işe alınmalarını istiyoruz.
Kamu
çalışanlarının ek ödemelerinin prime esas kazançlardan sayılarak emekli
maaşlarına yansıtılmasını istiyoruz. 12 Eylül döneminden kalan kanun hükmünde
kararnameyle mimar-mühendis odalarını baskı altına alma anlayışından
vazgeçilmelidir.
Kamuda
yandaş kadrolaşma girişimlerine son verilmeli, ehliyete, liyakata bakılmalı,
adil sınavlarla atamalar yapılmalıdır.
İŞ
CİNAYETLERİNDE ÖLMEK İSTEMİYORUZ
İşsizimize
iş, emeklimize hak ettikleri saygınlığın verilmesini istiyoruz.
Çalışanlara
iş güvencesi istiyoruz. İş cinayetlerinde ölmek istemiyoruz.
Çağdaş bir
eğitim, herkese ücretsiz sağlık hizmeti istiyoruz.
Biz,
ülkemizde, komşularımızda, dünyada barış istiyoruz.
Emperyalistlerin
enerji savaşlarına alet olmak istemiyoruz.
Birliğimiz,
beraberliğimiz, dayanışmamız ve mücadelemizle
bu
sorunların da üstesinden geleceğiz.
Umarız
Hükümet kendine çeki düzen verir.
Umarız
emekçileri daha fazla tahrik etmez.
İşçilerin,
emekçilerin birliği ve üretimden gelen gücü bize yeter.”
EDİP
AKBAYRAM COŞTURDU
GMİS Genel
Başkanı Eyüp Alabaşın konuşmasının ardından sahneye çıkan Edip Akbayram
birbirinden güzel parçaları ile mitinge katılanları coşturdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alındı. Kısa süre içinde yayınlanacaktır. Teşekkür ederiz