Uzun Mehmet, 1829 yılında Zonguldak’ın Ereğli
ilçesinde Köseağzı köyünün Neyren Deresi yatağında taşkömürünü buluşunun 185.
Yılında törenle anıldı.
Zonguldak’ta Uzun Mehmet Anıtı’nda düzenlenen
anma törenine Vali Yardımcısı Fethi Özdemir, Zonguldak Belediye Başkanı
Muharrem Akdemir, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ergün Özgür, Türkiye
Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Burhan İnan, Genel Maden İşçileri Sendikası
(GMİS) Genel Başkan Yardımcısı Satılmış Uludağ, GMİS Genel Sekreteri Behzat
Cinkılıç, TTK Genel Müdür Yardımcıları, Amelebirliği Başkanı Hasan Yılmaz,
TMMOB MMO Şube Başkan Yardımcısı Hüsnü Meydan, CHP İl Başkanı Halil Furat,
GMİS’e bağlı şubelerin başkan ve yöneticileri, meslek odası ve sivil toplum
örgütlerinin temsilcileri, siyasetçiler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın
okunmasıyla başladı. TTK, GMİS, MMO ve Amelebirliği çelenklerinin Uzunmehmet
Anıtı’na konulmasının ardından Zonguldak Fen Lisesi öğrencileri, madencileri
anlatan şiirleri okudular.
Törende TTK Genel Müdürü Burhan İnan, GMİS
Genel Başkan Yardımcısı Satılmış Uludağ, MMO Şube Başkan Yardımcısı Hüsnü
Meydan birer konuşma yaptılar.
ULUDAĞ: SORUMLULUK ENERJİ BAKANLIĞI’NINDIR
GMİS Genel Başkan Yardımcısı Satılmış Uludağ,
Türkiye’nin taşkömürü ithalatına her yıl 4-5 milyar dolar ödediğine dikkat
çekerek, “TTK Genel Müdürlüğü 3 yıldır işçi talebinde bulunuyor. Biz Sendika
olarak, geldiğimiz noktadaki sıkıntıları tüm ilgililere ve kamuoyuna
anlatıyoruz. Bugün için TTK Genel Müdürlüğü’nün 3 bin 200 işçi talebi var. Norm
kadroya göre ise işçi açığı 5 bine yaklaştı. Zararın sorumlusunun işçi
açıklarını gidermeyen siyasi irade olduğunu söylüyoruz. Çok zor bir noktadayız
ve siyasi irade hâlâ hikaye anlatıyor.
TTK, tarihinin en az sayıdaki işçisiyle çalışıyor. Emeklilikler sürüyor, risk
artıyor.
Başta Enerji Bakanlığı olmak üzere tüm
ilgilileri bir kez daha bu vesileyle uyarıyoruz. Türkiye’nin TTK’ya ihtiyacı
var ve önlemleri almak sizin göreviniz” dedi.
Uludağ şöyle konuştu;
“13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşamını
kaybeden 301 madenci kardeşimizi ve
başta Uzun Mehmet olmak üzere tüm maden
şehitlerimizi sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.
166 YILLIK ÜRETİM KÜLTÜRÜMÜZ VAR
Bugün Uzun Mehmet’in kömürü buluşunun 185’inci
ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümünü birlikte
kutluyoruz.
Uzunmehmet, Kömür ve Zonguldak, 1848 yılından
itibaren, birlikte anılmaya başlandı.
166 yıllık üretim tarihimiz, acı olaylarla bu
üçünü birbirinden ayrılmaz hale getirdi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminden, Cumhuriyetin
ilk yıllarına kadar; İngiliz, Fransız ve Almanlar başta olmak üzere dünyanın
pek çok ülkesinden gelen şirketler bu zenginliğimizi kendi ülkelerine
taşıdılar.
MADENCİLİĞİ, AĞIR BEDELLER ÖDEYEREK ÖĞRENDİK
Atalarımız açlık, yoksulluk, sefalet içinde
baskıyla, tehditle çalıştırıldı. Ağır bedeller ödeyerek madenciliği öğrendik.
Biz, Ulusal Kurtuluş Savaşı ile birlikte
madenlerimize sahip çıktık. Yabancı şirketler önce kontrol altına alındı, sonra
kamulaştırmayla işlerine son verildi ve madenler devletleştirildi.
Tam bağımsızlık için ekonomik bağımsızlığı
öncelikli hedef olarak belirleyen Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşları, madenlerimize ve madencilerimize sahip çıktılar.
Türkiye’nin dört bir yanından insanlarımız
bölgemize geldi. Zonguldak, büyüdü ve ülkemiz kalkındı.
Sanayimizin, demir-çelik sektörümüzün, elektrik
santrallerinin ve diğer sanayinin çarklarını çevirdik.
Zonguldak, 3 il olacak kadar büyüdü
Türkiye’yi üretimden uzaklaştırmak ve tüketici
bir topluma dönüştürmek isteyenler Zonguldak’ı öncelikli hedef yaptılar.
1990’lı yıllarda Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu,
Erdemir’i, Kardemir’i ve sonrasında ÇATES’i kapatma, küçültme, satma
politikalarını dayattılar. Bölge halkı olarak hep birlikte karşı çıktık.
İktidarları değiştirdik, partiler kapandı,
partiler açıldı ama bu hedeflerinden vazgeçmediler.
Biz direndik, onlar saldırdı. Her seferinde
birşeyler alıp götürdüler.
Daralttılar, kapattılar, sattılar, kamu
kuruluşlarını peşkeş çektiler. Varsa-yoksa özel sektör dediler.
Her gelen yandaşını büyüttü. Türkiye borçlandı,
halkımız borçlandı. Halka işsizlik, yoksulluk, açlık, sefalet ve ölüm düştü.
Artık katliam gibi taşeron cinayetlerine tanık oluyoruz.
TÜRKİYE, HER YIL TAŞKÖMÜRÜ İTHALATINA 4-5
MİLYAR DOLAR ÖDÜYOR
Türkiye, taşkömürü için dışarıya yılda 4-5
milyar dolar öder hale geldi.
Türkiye, yılda 26 milyon ton taşkömürü
tüketiyor. İhtiyacımızın yüzde 90’ından fazlasını dışarıdan
alıyoruz. Biz üretmek istiyoruz. Çünkü ülkemizin üretime ihtiyacı var.
Kamu ve özel sektör olarak bugünkü üretimi
2’ye, 3’e katlayabiliriz. Ve yılda 10 milyon ton üretebiliriz. İthalatı yarı
yarıya azaltabiliriz. Paramız ülkemizde kalır, işsizimiz iş bulur.
Yer altında yüzyıllık kömürümüz var ve sahip
çıkılmayı bekliyor.
SORUMLULUK ENERJİ BAKANLIĞI’NINDIR
TTK Genel Müdürlüğü 3 yıldır işçi talebinde
bulunuyor.
Biz Sendika olarak, geldiğimiz noktadaki
sıkıntıları tüm ilgililere ve kamuoyuna anlatıyoruz.
Bugün için TTK Genel Müdürlüğü’nün 3 bin 200
işçi talebi var.
Norm kadroya göre ise işçi açığı 5 bine
yaklaştı.
Zararın sorumlusunun işçi açıklarını gidermeyen
siyasi irade olduğunu söylüyoruz.
Çok zor bir noktadayız ve siyasi irade hâlâ
hikaye anlatıyor.
Biz maden işçileri olarak elimizden gelen
gayreti gösteriyoruz. Sağlıklı ve güvenli bir ortamda ve çalışma barışını
koruyarak üretmek istiyoruz. Ancak sözün bittiği noktaya geldik.
TTK, tarihinin en az sayıdaki işçisiyle çalışıyor.
Emeklilikler sürüyor, risk artıyor.
Başta Enerji Bakanlığı olmak üzere tüm
ilgilileri bir kez daha bu vesileyle uyarıyoruz.
Türkiye’nin TTK’ya ihtiyacı var ve önlemleri
almak sizin göreviniz”.
İNAN; BAŞARI ORTAK ÇABALARIN ÜRÜNÜ OLACAKTIR
TTK Genel Müdürü Burhan İnan, kurumda
yatırımların sürdüğünü belirterek, “Kurumun varlığını sürdürebilmesi, ancak
üretim artışı ve maliyetlerin düşürülmesi ile mümkün olacaktır. Bunun için
işçimize, memurumuza, mühendisimize, yöneticimize ve hatta kurumda çalışmayan
Zonguldak halkımız olmak üzere hepimize önemli görevler görevler düşmektedir.
Bu konuda herkesin sorumluluk alması gerekmektedir. Başarı ortak çabalarımızın
ürünü olacaktır” dedi.
İnan şöyle konuştu;
“Karaelmas serüveni ülkemizde bundan 185 yıl
önce Bahriye erlerinden Uzun Mehmet’in 8 Kasım 1829 yılında Ereğli’nin Köseağzı
köyünün Neyren Deresi yatağında taşkömürünü bulmasıyla başlamıştır.
Karaelmas hem ülkenin hem de bölgenin kaderini
etkilemiştir. Karaelmas, hem ülkenin hem de bölgenin kaderini etkileşmiştir.
Ülkenin kalkınmasında ve sanayileşmesinde Zonguldak havzasındaki taşkömürü
üretim faaliyetleri önemli bir istihdam kaynağı ve ülkenin sanayileşmesinde çok
önemli rolü olan demir-çelik üretiminin de temel girdisi olmuştur.
Devlet işletmeciliği 1929 yılındaki büyük
bunalım sonrası bütün dünyada oluğu gibi Türkiye’de de rağbet görmüş ve bu tür
işletme sayıları 1980 yılına değin artmıştır. 1980’li yıllardan sonra ekonomi
politikalarında devletin rolü, sorumlulukları, önceleri değiştirilmeye başlanmıştır.
Mal, hizmet ve sermayenin önündeki engeller kaldırılmakta, korumacı politikalar
terk edilmekte ve bu bağlamda enerji politikaları serbestleştirilmektedir.
TÜRKİYE, 2012 YILINDA 29.2 MİLYON TON TAŞKÖMÜRÜ
İTHAL ETTİ
Uzun süre ülkemizin taşkömürü talebini
karşılayan TTK, 1970’li yıllarla birlikte talebi karşılamakta yetersiz
kalmıştır. 1987’de yüzde 50’nin altına, 2000’li yıllarda yüzde 16’ya kadar
düşmüştür. 1973’de 16 bin ton olarak başlayan taşkömürü ithalatı, 2012’de 29,2
milyon ton düzeyine çıkmıştır.
YATIRIMLAR SÜRÜYOR
Kuyu ve galeriler bir maden işletmesinin en
önemli alt yapı yatırımlarıdır. Bu alt yapı tesislerinin projelendirilmesi ve
gerçekleştirilmesi uzun süreler almaktadır. Zaman zaman gecikmeler
yaşanmaktadır. Bu yatırımların kuruma maliyeti çok yüksek olmaktadır. Bir
kuyunun ömrü yaklaşık olarak 40 yıldır. Mevcut kuyuların dip kotundan daha
derin kotlarda üretim ve hazırlık çalışmalarının yapılması zorunluluğu,
personel ve malzeme nakliyatında, taş ihracında ve havalandırmada problemler
yaşanmasına ve madencilik faaliyetlerinin verimsizleşmesine neden olmaktadır.
Kömür üretimini sağlıklı ve güvenli bir şekilde
idame ettirebilmek için personel ve malzeme nakliyatı ile havalandırma gibi
hizmetleri sağlayacak şekilde yeni kuyuların zamanında açılarak hazırlanması
gerekmektedir. Kurumda yıllardır çeşitli nedenlerle geciktirilmiş ana alt yapı
yatırımlarına 2003 yılından itibaren hız verilmiş ve bu kapsamda; Gelik 75. Yıl
Cumhuriyet Kuyusu, Karadon Yeni Servis Kuyusu, Uzunmehmet-1 Kuyusu ve Armutçuk
13 Nolu Kuyuları derinleştirme çalışmaları ve teçhizi tamamlanarak hizmete
alınmıştır. Ayrıca, Kilimli Havalandırma Kuyusu ile İncirharmanı Havalandırma
Kuyularının kazı işlemleri tamamlanmış olup aspiratör montajları yapılarak
devreye alınmıştır.
Diğer taraftan ana kat hazırlıklarımız süratle
devam etmektedir. Üzülmez TİM’de -250 katı, Karadon TİM’de -540 katı, Kozlu
TİM’de -630 katı ve Armutçuk TİM’de -500/-550 kat hazırlıklarında önemli
mesafeler kat edilmiş olup, kısa vadede bu katlarda üretim sürecine
geçilecektir. Ayrıca; Kozlu, Üzülmez ve Karadon Müesseselerinin kömürlerinin
yıkattırılması işi hizmet alımı yoluyla 2006 yılından itibaren 3. Şahıslara
yaptırılmakta ve bu şekilde piyasanın istediği nitelikte kömür hazırlatılmaktadır.
Kömür üretiminde mekanizasyonun sağlanarak
üretim ve randımanlarında önemli oranda iyileştirme sağlanması amacıyla
mekanize kazı yöntemlerinin uygulanmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
Kurumun varlığını sürdürebilmesi, ancak
üretim artışı ve maliyetlerin düşürülmesi ile mümkün olacaktır. Bunun için
işçimize, memurumuza, mühendisimize, yöneticimize ve hatta kurumda çalışmayan
Zonguldak halkımız olmak üzere hepimize önemli görevler görevler düşmektedir.
Bu konuda herkesin sorumluluk alması gerekmektedir. Başarı ortak çabalarımızın
ürünü olacaktır”.
TTK Genel Müdürü Burhan İnan, metan gazının
ortamda çekilmesiyle elde edilecek gaz üretim çalışmaları ile rödevanslı
sahalar hakkında bilgi verdi.
MEYDAN; SOMA FACİASI, BİR KEZ DAHA
GERÇEKLERİ ORTAYA KOYDU
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube
Başkan Yardımcısı Hüsnü Meydan, neo liberal politikalara dikkat çekerek, “Kamu
yararı gözetmeksizin acımasız üretim zorlaması aşırı kar hırsı Soma faciasıyla
bir kez daha gerçekleri ortaya koymuştur” dedi.
Meydan şöyle konuştu;
“Zonguldak taşkömürünün
1829 yılında Uzun Mehmet tarafından bulunmasından önce küçük bir yerleşim yeri
idi. Ereğli’nin kestaneci köyünden bahriye eri Uzun Mehmet’in kömürü bulması
Zonguldak şehrinin madencilik tarihinin de başlangıcı olmuştur. Kömürün
bulunmasından sonra 19.yüzyılda madenlerin faaliyete geçmesi ile havzaya yerli
ve yabancı sermaye girişi başlamıştır. Kömür ocaklarının birbiri ardına
açılmasıyla değişen ekonomik ve sosyal koşullar açıldığı alanda yeni bir
yerleşim birimi meydana getirmiştir. Zonguldak; Cumhuriyet kuruluncaya kadar
kaza teşkilatı olarak yönetilmiş, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Cumhuriyet
döneminin ilk vilayeti olarak tarihe geçmiş, ülke sanayisinin kalkınmasında ve
madencilik sektörünün gelişmesinde önemli bir görev üslenmiştir.
Bu gün burada
taşkömürünü bulan Uzun Mehmet’i anmak ve Zonguldak’ın düşman işgalinden
kurtuluşunun 93.yılını kutlamak için toplanmış bulunuyoruz. Böylesi anlamlı bir
günde içimiz coşkuyla değil acıyla, Soma’da yaşanan facia nedeniyle hüzünle
doludur.
Maden Mühendisleri
odası olarak bugüne kadar madencilik sektörünün gelişmesi ve meydana gelen
kazaların yeniden yaşanmaması için alınması gereken önlemlerle ilgili kongre ve
sempozyumlar düzenlenmiş, hazırladığımız raporlarla gereken önlemler dile
getirilmiştir. Odamızın 2010 yılında hazırlamış olduğu “Madencilikte Yaşanan İş
Kazaları Raporunda” Soma Havzasına ilişkin tespitler yapılmış ve burada bir
facia yaşanabileceği belirtilmiştir. Ancak söylediklerimize hazırladığımız
raporlara gereken önem verilmemiştir. Bu anlamda yaşanan kazaların bir daha
yaşanmaması için bir kez daha hatırlatma yapılmasında mesleki sorumluluk
bilinciyle yaşamsal bir yarar görmekteyiz.
Yer altı kömür
madenciliği doğası gereği içerdiği riskler nedeniyle dünyanın her yerinde
planlama, yatırım ve üretim aşamasından pazarlamasına kadar özel önlemler,
donanım, bilgi, deneyim, uzmanlık gerektiren en ağır işkollarından biridir.
Havzamızda ve ülkemizde madencilikle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bu
bilgi ve deneyime ulaşması uzun yıllar gerektirmiştir.
Özellikle 1980’den
sonra uygulanan Özeleştirme, taşeronlaşma, rodövans, hizmet alımı gibi
neoliberal politikalar kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve
kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilen madencilik bilgi ve deneyim
birikimini dağıtmıştır.
Kamu yararı
gözetmeksizin acımasız üretim zorlaması aşırı kar hırsı Soma faciasıyla bir kez
daha gerçekleri ortaya koymuştur. Yaşanan cinayet sermayenin aşırı kar hırsı ve
çalışma yaşamına yönelik modern kölelik politikalarından kaynaklanmaktadır.
Özeleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaşma esnek çalışma politikaları
birbiriyle bağlantılı olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. Kazaların temel nedenleri
olan uygulanan bu yanlış politikalar sonucu meydana gelen iş cinayetlerinde
sorumlu olarak çalışan emekçilerle birlikte mühendisler gösterilmeye
çalışılmaktadır. Bu ortamı yaratan gerçek sorumlular çalışanlar değil bu
politikaları uygulayanlardır.
ILO’NUN 176 SAYILI
SÖZLEŞMESİNİN İMZALANMAMASINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL
Uluslararası Çalışma
örgütü ILO’nun 176 sayılı Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesini
ülkeyi yönetenlerin neden hala imzalamadıklarını anlamak mümkün değildir.
Yeraltı Kömür Madenlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği İLO uygulama rehberinden
bir örnek vermek istiyorum; Maden yangınlarıyla ilgili bölümde madde 9.3.3
“Bütün Madenlerde, uygulanabileceği ölçüde, iki ayrı hava giriş yolu olmalı;
biri yangından çıkan ürünlerle kirlendiğinde diğeri madende bulunan personelin
kaçması için açık olmalıdır”. ILO’nun uygulama rehberinde öngördüğü yangına
müsait kömür madenlerinde bahsedilen önlem yasal mevzuatlarımızda yer alsa ve
uygulanmış olsaydı bugün 301 can hayatta olacaktı. Görevi çalışma yaşamıyla
ilgili olarak mevzuat hazırlama, uygulama ve denetleme olan devletin İLO
sözleşmesini imzalamaması iş cinayetlerindeki sorumluluğunu artırmaktadır.
TAŞKÖMÜRÜ POLİTİKALARI
OLUŞTURULMALI
Maden Mühendisler odası
olarak bölgemizdeki madencilik sektörünün gelişmesi yeni faciaların yaşanmaması
için diyoruz ki ;
-TTK’yı ekonomik yapısı
iyileştirilmiş demir çelik sektörünün metalurjik kömür ihtiyacının önemli bir
kısmını karşılayan bir kuruluş haline getirecek taşkömürü politikaları
oluşturulmalıdır,
-Bölgemizin en büyük
istihdam alanı olan TTK’nın işçi açıklıkları giderilmelidir,
-TTK, Üniversite,
Meslek odası ve işçi sendikalarının birlikte yapacak olduğu çalışmalarla TTK
‘yı hazırlıktan- üretime, zenginleştirmeden- pazarlamaya, işin sevk ve
idaresine kadar yeniden yapılandırılmalıdır,
-1980 den önce yaklaşık
1000 kişinin çalıştığı, kurumun maden ekipmanlarının büyük bir kısmını üreten
Maden Makineleri fabrikası yeniden yapılandırılmalı, ülkemizin ihtiyacı olan
bütün maden ekipmanlarını üreten ayrıca istihdam sağlayan büyük bir sanayi kuruluşu
haline getirilmelidir,
-Piyasalaştırılan işçi
sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı üniversitelerin, sendikaların ve meslek
odalarının görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir,
-Etkin ve yeterli
denetim sisteminin sağlanabilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlar yeniden
yapılandırılmalıdır,
-İş güvencesiz, sosyal
güvencesiz, ücret güvencesiz modern kölelik sistemi olan taşeronlaşma iptal
edilmeli, özelleştirmeler durdurulmalıdır
-Madencilik Bakanlığı
kurulmalı MİGEM’in taşra teşkilatı oluşturulmalıdır,
-Esnek ve kuralsız
çalışmayı, işçileri kiralamayı, taşeronlaşmayı yasal hale getiren, fazla mesai
ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan 4857 sayılı iş yasası ve ilgili
mevzuatlar ile Madencilik mevzuatı bilim ve tekniğin gereklerine uygun, öznesi
“insan” olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır,
Bu düşüncelerle
ilgilileri bir kez daha göreve davet ediyor sorumluluklarını yerine getirmeye
çağırıyoruz. Uzun Mehmet nezdinde Yeraltında can vererek yerüstüne hayat veren
onurlu maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz”.